Burak Kunt: “Muharrem ağabey belediyede bu kadar çok çalışması gerektiğini bilseydi, seçimde bana oy verirdi”
Burak Kunt: “Muharrem ağabey belediyede bu kadar çok çalışması gerektiğini bilseydi, seçimde bana oy verirdi”
Son yerel seçimde Çanakkale Belediye Başkanı seçilmenin eşiğinden dönen İYİ Partili Burak Kunt, mevcut belediye yönetimine eleştirilerde bulundu. Başkan Muharrem Erkek’in aklının halen genel siyasette olduğunu vurgulayan Kunt, bu durumun belediye hizmetlerinde aksamaya yol açtığını belirtti. Kunt’un, “Muharrem ağabey belediyede bu kadar çok çalışması gerektiğini bilseydi, seçimde bana oy verirdi” şeklindeki çıkışı da dikkat çekiciydi. Öte yandan Kunt, Çanakkale’ye hizmet mücadelesinin halkta karşılık bulduğunu dile getirerek, bir sonraki yerel seçimde belediye başkanlığına yeniden aday olacağını kaydetti.
Son yerel seçimde Çanakkale Belediye Başkanı seçilmenin eşiğinden dönen İYİ Partili Burak Kunt, mevcut belediye yönetimine eleştirilerde bulundu. Başkan Muharrem Erkek’in aklının halen genel siyasette olduğunu vurgulayan Kunt, bu durumun belediye hizmetlerinde aksamaya yol açtığını belirtti. Kunt’un, “Muharrem ağabey belediyede bu kadar çok çalışması gerektiğini bilseydi, seçimde bana oy verirdi” şeklindeki çıkışı da dikkat çekiciydi. Öte yandan Kunt, Çanakkale’ye hizmet mücadelesinin halkta karşılık bulduğunu dile getirerek, bir sonraki yerel seçimde belediye başkanlığına yeniden aday olacağını kaydetti.
Belediye meclis üyeliği döneminde yıldızı parlayan, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde ise 30 bin oy sınırına dayanıp, CHP’nin kalesi olarak görülen Çanakkale’de seçimi yalnızca 2 bin oyla kaybeden İYİ Partili Burak Kunt, Çanakkale Yorum’a özel açıklamalarda bulundu.
“GERÇEKTEN PROJELERİ YOKMUŞ”
Seçim döneminde rakibi Muharrem Erkek’ten proje duymakta zorlandıklarının altını çizen Kunt, “Aslında her siyasetçinin, yani genel siyaset de yapan, yerel siyaset de yapan her yönetici adayının tüm dünyadaki seçim kampanyalarında en önemli argümanı ilk yüz günüdür. Herkes der ki, ‘ben göreve geldiğimde, ilk yüz günde bunu yapacağım’. Mesela Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) Millet İttifakı'nın adayı olduğunda ilk yüz gün projeleri vardı. Aynı şekilde Amerikan başkanları da böyle yaparlar. Biz zaten seçim boyunca Muharrem Beyden proje duymakta zorlandık. Hep genellikle, ‘onu yapamaz, bunu yapamaz’ gibi bize yönelik söylemleri oldu. Biz, onların seçim stratejisinin böyle olduğunu zannediyorduk ama gerçekten projeleri yokmuş. Yani bunu yaşayınca gördük” dedi.
“BİR SENEYİ DAHA KAYBETTİK”
Çanakkale Belediyesi’nin aradan geçen bir yıllık süreçte şehrin kronikleşen hiçbir sorununa yönelik adım atmadığını dile getiren Kunt şöyle konuştu:
“Şimdi bir seneyi doldurduk. Ne yazık ki Çanakkale'nin temel kronik sorunlarına hiçbir çözümün üretilmediği bir sene daha geçti. Bir seneyi daha kaybettik. Bunları tabii benim söylüyor olmam biraz zor. Niye zor? Ben rakiptim. Yani rakipler Türkiye'de genellikle hep kötüleyen taraf oluyor. O yüzden ben yaşadığımız, insanların hayatına dokunan şeylerden, vatandaşın da böyle empati yapmasını istiyorum. Yani mesela biz anket yaptırdığımızda şu konular öne çıkıyordu: Toplu taşıma, ulaşım, trafik, otopark ve çöp sorunu. Yani Çanakkale'nin temizliği. Şimdi bunlarla ilgili Çanakkale'de hiçbir adım atılmadı. Bir tane olumlu gelişme yok.
Toplu taşıma için buldukları tek çözüm yeni otobüsler almak. Şimdi memlekette zaten temel sorun yolların dar olup, araçların yoğun trafik içinde kalmaları. Çok uzun seyahat süreleri, dolanmaları vesaireyken biz o trafiğin içerisine yine mazotlu araçlar alarak hem çevreyi kirlettiğimiz hem de yoğun trafiğe yeni araçlar katarak toplu taşıma sorununu çözeceğimizi ümit ediyoruz. Yani bilimden uzak, sadece sonuçlarla ilgilenen, ‘araç sayımız artsın da bugün vatandaşı eğleyelim’ diyen ama aslında sorunun sebeplerini hiç çözmeyen işler yapıyoruz. Çöpte keza aynı şekilde hiçbir şey yapmadık.”
“‘PARAMIZ YOK’ LAFINI KABUL ETMİYORUM!”
Kunt, Çanakkale Belediyesi’nin yıllık 4 milyar lira bütçeye sahip olduğuna dikkat çekerek, “Öbür taraftan baktığınızda yeni otopark alanı belirlendi. Geçmişte olan otopark alanını (eski Carrefour arazisi) paralı otoparka çevirecekler. Kaldı ki biz oranın farklı bir projeyle değerlendirilmesi gerektiğini de söylüyoruz. Yani yine otopark olsun ama üst tarafları katlı otopark olsun, alt tarafında da dükkanlar olsun, bankalar olsun. Bankalara kiraya verelim. Belediye gelir elde etsin. Orası baktığınız zaman ciddi bir nüfusun da yaşadığı ortak bir nokta. Çarşıdan da yükü alırsınız. Yani tapu dairesi orada, ‘birkaç tane kamu bankasına kiraya verelim’ deseniz hemen sıraya girerler. Ama mesela bunların hiçbirini düşünmedik. ‘Paramız yok’ diyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum. Çanakkale Belediyesi'nin 4 milyar lirası var. Bakın her sene 4 milyar lira bütçe çıkar. Yani bu sene 4 milyar 50 milyon lira bütçe çıktı. Sizin ‘bu 4 milyar lirayı şuraya harcayacağım’ dediğiniz hiçbir projeniz yok. Mülk satıyorsunuz. Sattığınız mülklerin toplamı 250 milyon lira etmiyor. Yüzde 5’i bütçenin. Siz bütçenin yüzde 5’ini artırmak için mi yer satıyorsunuz? Keşke satmasanız da başka bir projeyle yüzde 5 değil, yüzde 10 artırmaya çalışsanız. Örnek veriyorum; Eski hal binasının bulunduğu arazinin satış süreci malum. Çokça üzerine gittiğimiz ve vatandaşta da karşılık bulan bir konu. Onların da çok ciddi yara aldıkları, deşifre oldukları bir nokta oldu” ifadelerini kullandı.
“PARTİNİZİN 380 BİN LİRALIK KAHVALTISINI BELEDİYENİN KASASINDAN ÖDÜYORSUNUZ”
Bugünkü yöneticilerin Çanakkale için emek vererek, liyakatle çözüme gitmediklerini vurgulayan Kunt, “Sen maaşlar ödenemiyor diye belediyeden personel çıkarmaya çalışıyorsun ama gidiyorsun partinin 380 bin liralık yemek organizasyonunu belediyenin kasasından ödüyorsun” diyerek Muharrem Erkek’e yüklendi.
Kunt açıklamalarına şu sözlerle devam etti:
“İşin temeline baktığınızda, üzerine kafa yormadığımız bir Çanakkale var. Yani bugünkü yöneticiler ne yazık ki emek vererek, liyakatle bir çözüme gitmiyorlar. Bununla ilgili de ‘kasada para yok’ ya da ‘maaşlar ödenemiyor’ vesaire gibi söylemlere başvuruyorlar. Şimdi burada ben açıkçası şuna üzülüyorum: Siz partinizin 380 bin liralık kahvaltı organizasyonunu belediyenin kasasından ödüyorsunuz. Bizim grup başkanvekilimiz Emirhan Bey (Şahbaz) faturasını gösterdi. ‘Ne düşünüyorsunuz bununla alakalı’ diye sordu. Ben onu araştıracağım dedi (Muharrem Erkek). Ertesi ay sorulduğunda ise, ‘gidin şikayet edin’ diye cevap verdi. Mecliste, canlı yayında yaşanıyor bunlar. Sen personel çıkarmaya çalışıyorsun ama gidiyorsun kendi partinin yemeğini kamunun, belediyenin, tüyü bitmemiş yetimin hakkından ödüyorsun. Şimdi olur mu bu? E o zaman oradaki insanları niye işten çıkartıyorsun? Şimdi, o işten çıkarılan insanların arasında bir tanesi var mesela. Yirmi günlük baba. Niye yapıyorsun bunu? Niye çıkarıyorsun bu insanları? O insanlarla yeni bir istihdam yarat. Yeni bir iş bul. Madem maliyeti fazla geliyor. Çanakkale'nin bir sürü yapılabilecek potansiyeli var. Çanakkale büyüyor, bir işletme daha aç. Orada o insanları çalıştır. Kendi masraflarını çıkarsınlar. Peki sen ne yapıyorsun? İşçi çıkarmaya gidiyorsun. Bu yöntem ne sosyal demokrasiye uyuyor ne de sosyal demokrat olarak kendini tanımlayan insanların siyaset yapma şekline uyuyor.”
“DONANMAYI ÇAYIN 50 LİRAYA SATILDIĞI BİR YER HALİNE GETİRDİNİZ”
Yine bir örnekle gideyim… Donanma Çay Bahçesi. Bizim çocukluğumuzdan gelen, herkesin gidip beş liraya çay içtiği sembol bir yerdi. Şimdi orayı ne yaptınız? Çayın 50 liraya satıldığı bir yer haline getirdiniz. İyi güzel de Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı okundan bir tanesi halkçılık. Bakınız Mustafa Kemal Atatürk, bizim gözümüzün nuru, yani benim idolüm Mustafa Kemal Atatürk. Düşünün İstanbul'un kıyı yakalarında birçok yeri Kabataş'a vermiş, birçok yeri açmış, halkın, vatandaşın kullanımına vermiş. Öyle düşünün. Vatandaş oralardan faydalansın diye kıyı şeridini kapitalizmden almış, zenginlerden almış, halka açmış. Sizse tam tersini yapıyorsunuz. E hani ne oldu halkçılık? Sizin daha oradan alıp vatandaşa açmanız gerekiyorken, insanların giremeyeceği bir yer haline getiriyorsunuz. Bunu da yapın, yapmayın demiyorum. Ama Donanma gibi bir yere yapmayın!
“ÇANAKKALE’DE CHP’Yİ YÖNETENLER, AK PARTİ’YE KIZDIKLARI HER ŞEYİ BUGÜN KENDİLERİ YAPIYOR”
Şimdi diyorsunuz ki ‘personel çıkartacağız, maaşları ödeyemiyoruz’. Ama öbür yandan milletvekilinin danışmanın eşini usulsüz bir yolla belediyede işe alıyorsunuz. Belediye iştiraklerinden birinde yönetim kurulu başkanlığı yapan Cem Talay’ın yeğenini mülakatla işe alıyorsunuz. Siyasi olarak, rüşvet olarak, bizden istifa edenlerin kızını işe alıyorsun. Hep mülakatla alıyorsun. Üç kişi girmiş. Biri başarılı, biri yedek, biri başarısız. Niye yapıyorsunuz bunu? Haksızlık değil mi bu? Hani nerede sosyal demokrasi, hani nerede liyakat? Hatırlayın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Fatih Altaylı’nın programında, “Hiçbir akrabanızı, hiçbir yandaşınızı işe almayacaksınız diye tüm belediye başkanlarımıza talimat verdim” demişti. Peki genel başkanınız böyle derken, siz neden böyle yaptınız? Kısacası Çanakkale, bir kişiye verilen birden fazla maaşlarla, liyakatsiz insanların mülakatla işe alınmasıyla, kamu arazilerinin, yeşil alanların, çocuk parklarının satışa çıkarılmasıyla, birilerine peşkeş çekilmeye çalışılmasıyla, çalışanlara mobbing uygulanmasıyla, birilerinin işten çıkartılıp kendi yandaşlarının işe sokulmasıyla, partilerinin yemeklerinin organizasyonlarının belediyenin bütçesinden kamu kaynaklarıyla ödenmesiyle gündeme geliyor. Çok üzülerek söylüyorum ki, Çanakkale’de CHP’yi yönetenler, AK Parti’ye kızdıkları her şeyi bugün kendileri yapıyorlar.
“BELEDİYEDE YÖNETİM ZAFİYETİ VAR”
Bana seçim süresi boyunca ‘AK Parti'ye geçecek’ diyerek iftira attılar. ‘ Burak Kunt seçilirse sosyal tesislerde çayı beş liraya içemeyeceksiniz’ dediler. Şimdi kendileri AK Partili gibi yönetiyorlar belediyeyi. Çay 5 liraydı, 15 lira yaptılar. Donanmada da 50 lira yaptılar. ‘Burak Kunt, yeşil alanları imara açacak’ diyorlardı. Kendileri kamunun yeşil alanlarına satış kararı aldılar. Daha satmadılar ama satış kararı aldılar. Hatta işi cami satmaya kadar götürdüler. Mecidiye Camii'nin bahçesine satış kararı aldılar. En kıymetli yerleri satmaya kalktılar. ‘ Burak Kunt gelirse işten çıkaracakmış insanları’ diyorlardı. Şimdi kendileri çıkarıyorlar. Sanki belediyeyi başka bir partiden aldılar da hesap görüyorlarmış gibi! Bugün baktığınızda, belediyede bir yönetim zafiyeti var. Doğru ekibin kurulamaması, hala siyasi başkan yardımcılarının atanmaması gibi.
“MUHARREM AĞABEY DE BANA OY VERİRDİ”
Çanakkale artık büyük bir şehir. Geleni, gideni, ziyaretçisi çok. Bu kadar çok hizmete ihtiyaç varken, eksik kalınıyor. Yönetimsel anlamda da eksik kalınıyor. Normalde 5 başkan yardımcısı kadrosu varken, iki belediye başkan yardımcısıyla işi götürmeye çalışıyorsunuz. Bir de zaten kendiniz (Muharrem Erkek), haftanın, ayın çoğunda burada yoksunuz. Belediye başkanını Çanakkale’den çok İstanbul’da görüyoruz. Hal böyle olunca Çanakkale’de de hatalar oluyor. Ben tüm bunların art niyetli olduğuna inanmak istemiyorum, böyle bir şeyi düşünmeyi de asla kendime yakıştıramam. Çünkü hepimiz Çanakkaleliyiz. Muharrem Bey de Çanakkale çocuğudur. Ben de bir Çanakkaleli olarak onun kardeşiyim. İşte burada doğru ekip kuramamanın, yanlış insanlarla çalışmanın, işine gereken önemi vermemenin, belediye başkanlığını geçici bir makam olarak görüp, ‘yine kendimi Ankara’ya atarım’ demenin zararları ortaya çıkıyor. Sonuç olarak bunların hepsi, Çanakkale’de kötü ya da yanlış işlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Muharrem Bey'in aklı şu an için biraz daha genel siyasette olduğundan dolayı bu tarafın iyi organize olmadığını düşünüyorum. Şöyle bir ironi de yapayım; Muharrem ağabey belediyede bu kadar çalışması gerektiğini bilseydi, seçimde bana oy verirdi.
“ŞEFFAFLIK İLKESİ ZEDELENİYOR, ÇANAKKALE HALKINA SAYGI GÖSTERİLMİYOR”
Ben elbette seçmenin iradesine saygı duyuyorum. Vatandaşlar iyisiyle, kötüsüyle bir karar verdi. Arada bir-iki küsürlük puan farkı vardı. Çok şükür mücadelemiz halkta karşılık buldu. Tabii ki vatandaş sonuç olarak bugün Muharrem Beyi seçti. Bizi de meclis üyesi arkadaşlarımızla, belediyeyi denetleyelim diye muhalefete getirdi. Ama bizim meclis üyelerimiz bir soru sorduğunda cevap vermemek, yoklarmış gibi davranmak, ‘gidin beni şikayet edin’ demek hoş değil. Ağızlarından şeffaflık lafını düşürmeyen, her konuşmasında şeffaflık, şeffaflık diyenlerin bugün belediye iştiraklerinin internet sayfalarını kapatmaları, yönetim kurulu kararlarını, işe alımların detaylarını açıklamamaları anlaşılır gibi değil.
Yani düşünün ki belediye meclisine önerge veriliyor, bunlar reddediliyor. Cevap dahi verilmiyor. Orada ne olduğunu bilmiyoruz. Mesela, yönetim kuruluna atanan kişilerin hiçbir şekilde liyakatlerinin açıklanmaması... Bizim isimlerle derdimiz yok ki. Açıklayın bize. Deyin ki ‘liyakati şudur, şu sebeple koyduk’. İsterseniz isim söylemeyin yahu. CV'sini okusanız yeter. Bunların hiçbirinin olmaması aslında o şeffaflık ilkesinin çok ciddi zedelendiğini, Çanakkale halkına da bir anlamda saygı duyulmadığını gösteriyor.
Mesela şöyle bir cümlesi var Muharrem Bey'in: ‘Ya kardeşim rahat olun, vatandaş bana beş sene görev verdi, beş sene sonra sandığa çıkarız’. Ama böyle bir şey yok ki. Bizi de aynı vatandaş sizi denetleyelim diye seçti.
O zaman AK Parti de size, ‘Kardeşim, ben yirmi iki senedir iktidarım, sen bana bir şey soramazsın. Senin hiçbir soru önergeni, hiçbir araştırma önergeni cevaplamam’ dediğinde, sen de dersin ki ‘bu nasıl demokrasi’! E şimdi aynı şeyi burada siz yapıyorsunuz. İşte bu, sizin demokrasiye olan inancınızı, gücü ele geçirdiğinizde demokrasiye olan bakış açınızı gösteriyor aslında. İşin bu kısmı problem. Çünkü sizin sosyal demokrasiye, gerçek anlamda bizim ihtiyacımız olan demokrasiye ve adalete, şeffaflığa olan inancınızı problemli görüyoruz. Hiçbir şey açıklanmıyor. Hiç kimse umursamıyor. Ne olduğu belli değil. İşte o zaman hem Çanakkale hem de ülke için büyük bir tehdit var. O zaman bu iki kutuplu siyaset, yani ne AK Parti'nin yönetenleri ne Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetenleri bugün ülkeye umut olamaz. Çünkü ikisi de birbirinin aynısı davranıyor. E tabii ki vatandaş da bunu gördüğü için Çanakkale’deki mücadelemiz karşılık buldu.
“BELEDİYE BAŞKANI OLSAYDIM, ÇANAKKALE’YE HİZMET İÇİN ANKARA’DA KAMP KURARDIM”
Karacaören’deki yeni mezar yeriyle ilgili komisyonda şerh koyduk. Ben meclis üyeleriyle sürekli irtibattayım ve devamlı toplantılar yapıyorum. Oradaki imar komisyoncu üyemiz Hasan Alper Akkoca bunun geçici bir çözüm olduğunu belirtti. O bölge, Çanakkale'nin en kıymetli yerlerinden birisi. Üstelik çok küçük bir alan. Yani biz bunu daha farklı bir yere götürelim dedik ama, ‘3 aylık mezar defin yerimiz kaldı. Yeni mezarlık yeri çalışmaları uzun sürüyor. Acele etmemiz lazım’ deyip ne yazık ki meclisten geçirdiler. Madem uzun sürüyor, 1 sene önce aklınız neredeydi? Sayın belediye başkanı neden bakanlığa gidip yer işini hızlı bir şekilde çözmedi? Şayet ben belediye başkanı olsaydım, Çanakkale’ye hizmet için Ankara’da kamp kurardım. Parti gözetmeksin tüm meclis üyelerimi yanıma alırdım, ÇTSO Başkanını alırdım, esnaf odası başkanını alırdım, baro başkanını alırdım. ‘Ankara’ya gidiyoruz, Çanakkale’ye bu işi alacağız” derdim. Şimdiki başkana bakıyoruz, Ankara’ya değil, İstanbul’a gidiyor. Muharrem Beyi Ankara’da daha hiç görmedim. Bir şey istemeye gitmedi. Ama Çanakkale'nin ihtiyaçları var ve bunlar bu şekilde çözülüyor. Gidin Ankara’da kamp kurun ya! Protesto edin gerekiyorsa! Çanakkale'nin buna ihtiyacı var. Çanakkale'nin birlik olup, onu koparmaya ihtiyacı var. Tüm kurumlar kol kola girip biz bunu alabiliriz. Çünkü kol kola girerseniz kimse hayır diyemez.
“BUNDAN SONRAKİ DÖNEMDE DE ÇANAKKALE BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ADAYIM”
Kendimi siyasetçi olarak hiç tanımlamadım. Ben Çanakkale'ye hizmet etmek isteyen bir kardeşiniz, bir arkadaşınızım. O yüzden bir yola çıktım. Bu yolda da vatandaştan karşılık buldum. Çok mutlu bir sonuç aldım aslında. Kaybettiğimiz için elbette üzüldüm ama insanların sokaktaki ilgisi çok kıymetli benim için. O yüzden diyorum ki, ben bırakmak istesem de vatandaşın beklentisini boşa çıkaramam. Bir dönem daha onlara borcum var. Çünkü hikaye yarım kaldı. Yani ben bundan sonraki dönem Çanakkale Belediye Başkanlığına adayım. Bir sonraki seçimde inşallah geçen sefer çalıştığımızdan daha fazla çalışacağız. Bir kere onu söyleyeyim. Daha tecrübeliyiz. Bu sefer kendimizi anlatmak ve tanıtmak noktasında daha şanslıyız. Daha hazırlıklı olacağız. En önemlisi de şu; AK Parti göreve gelmesin diye CHP’ye oy veren seçmen algısını kırdık. Hem AK Parti seçmeninden hem CHP seçmeninden çok ciddi oy aldık.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.